Koranavirüs nedeniyle insanlık tarihinde belki de daha önce hiç karşılaşılmamış geniş bir düzeyde ortak bir tecrübe yaşıyoruz. Bu dönemde herkes bir tehlikeden kurtulabilmek için evine kapanmak durumunda   kalıyor. Tabii bu eve kapanma her türlü ilişkiyi farklı bir şekle çeviriyor. Ekonomi, siyaset, aile içi ilişkiler, dini hayat, devletler arası ilişkiler, yardımlaşma, çatışma ve düşmanlık, sağlık, eğitim gibi birçok alanda ve birçok kurumda yeni bir normal ortaya çıkıyor.

Burada belki de en çok farkına vardığımız bir şey, insan olarak ne kadar aciz olduğumuzun anlaşılması. Çünkü koronavirüs, hiçbir sınır, hiçbir ülke, hiçbir iktidar, hiçbir güç, hiçbir varlık tanımaksızın herkese musallat olabilecek güç ve kudrette. Bu nedenle hiç kimse ona meydan okuyamıyor. Bu nedenle konuşmalar hep ölçülü ve tedirgin. Sözler, aşı kısa zamanda bulunur, bulunamaz, belki de hiç bulunamaz gibi ikilemler içerisinde dönüp dolaşıyor. Burada insanı  düşündüren bir durum söz konusu, insanın durup bir kendisini dinlemesi gerekiyor. Ne oluyor? Niçin oluyor?

Müslümanlar olarak bizim bu anlamda kendi kendimize sorgulayacak birçok durağımız var ve belki de bu, insanın yaratılış programında olması gereken bir durum. Çünkü insan yapımı motoru bile hiç durdurmadan, dinlendirmeden çalıştırır ve sürekli sürerseniz bir noktadan sonra tehlike ile karşılaşabilirsiniz. Cenab-ı Hak, bize geceyi yaratmak suretiyle bu imkanı vermiştir. Namaz ve orucu sunmak suretiyle bu zemini hazırlamıştır; zekat ve sadaka sureti ile elden mal çıkarmanın ve cimrilikten kurtuluşun farkındalığı oluşturulmuştur.

Bir de bunun ötesinde Ramazanın son 10 gününde Peygamber Efendimizin (sav) uygulamasına binaen yapılan itikaf ibadeti de böyle bir sorgulama için önemli bir vasıtadır. En uygunu ve ideali Ramazan’ın son 10 gününde olmakla birlikte daha kısa da yapılabilir.  Burada önemli olan niyet etmektir. İtikafta ne yapılır? Olabildiğince dünya işlerinden el çekilerek Cenab-ı Hak ile başbaşa kalınmaya ve kişinin kendisini sorgulamaya, tövbe istifar etmeye, zikir yapmaya ve ahirete hazırlıklı olmaya çalışılır.

Açık söylemek gerekirse ben daha önce itikaf yapmadım fakat korona günleri ile birleştirerek kısa da olsa evimde buna bir niyet ettim. Bu sırada geçmişte yaptıklarımızı ve hayatımızı sorgulama zemini buldum.

Korona, bize temizliğe dikkat etmemiz gerektiğini dayatarak gösterdi. Ramazan ayı ve itikaf da bize ruh temizliğinin gerekliliğini gösteriyor. Bu süreçte her gün yüklendiğimiz günah kirleri veya hatalar veya yorgunluklar sonucunda ruhunuzu arındırmaya ihtiyaç olduğunu anlıyorsunuz. İslam, bunu bize ibadetler aracılığıyla öğretirken, Uzak Doğu’da bu meditasyon ile başarılmaya çalışılıyor. Yani her halükarda insanın bir sükunete, kendini dinlemeye ve kendi muhasebesini yapmaya ihtiyacı var.  Hayat sürekli bir koşuşturma değil. Bu koşuşturma ile birlikte yeniden enerji toplamaya da ihtiyaç söz konusu.

Güneş, D vitamini sağlayan en büyük enerji kaynağı; fakat siz bunu bazı ilaçlarla bir dereceye kadar belki alabilirsiniz ama hiçbir zaman Güneş’in verdiği enerjiyi sağlaması söz konusu değil. İşte ibadetler de özellikle Ramazan ayı Müslümanlar için kendilerini sorgulaması gereken önemli bir ay. Güneş enerjisi gibi bizi arındırıyor.
Bu ay ve günlerde maddeten ve manen arınmamız ve sağlıklı günlere kavuşmamız temennisiyle.                                                                     17.05.2020

No responses yet

اترك تعليقاً

لن يتم نشر عنوان بريدك الإلكتروني. الحقول الإلزامية مشار إليها بـ *